“Bu bir adamın ruhundaki özlere doğru yaptığım şiirsel bir yolculuğun hikayesidir. Bu, izole bir yaşama izole hikayeler doğuran ve kendisini defalarca yeniden yaratan bir adamın hikayesidir.”
Kabile hayatı ve doğaya dönüş özellikle ilgimi çektiğinden belki görür görmez büyük bir iştahla okumaya başladım Sais’i. Bendis Theodorakis’in yeni Fankit’ini okurken kendimi bir ormanda ahşap bir kulübe veya bir çadırda gökyüzü bin bir renk ve yıldızlarla bezenmiş bir şekilde buldum.
Fankit’in ana kahramanı Sais ismini verdiği kulübesinde yaşayan Arjantin doğumlu/Belçikalı yalnız bir yazar. Pierre. Ruhu çingene, pagan, Kızılderili ve daha fazlası. İç dünyasının yoğun parçaları arasında köprü kurmaya çalışan özgür bir ruh. Evrensel doyum ve armoninin ortaya çıkarttığı kopmuş bir zihin. Pierre tanıştığım en yoğun ruh. Pierre okuduğum en özgür adam. Rembetiko müziğinin ahenginin, ağıdının ve şiddetinin var ettiği bir beden.
“Bedenini rembetikonun anarşisine bırak. Müzik içindeki evrensel gücü harekete geçiriyor. Bu öyle ulvi bir güç ki içindeki pagan uyanıyor.”
Uzun zamandır okuduğum en mistik fankitti sanırım Sais. Hikayesi, kolajları ve tasarımı ile fazlasıyla dikkat çekici ve etkileyici. Çok fazla konuşmanın da bir anlamı yok aslında. Kendi kendine anlatıyor her şeyi. Okudukça içinde kaybolacağınız bir hikâye bekliyor sizi sayfaların arasında. Sadece okuyun, kendinizi Pierre’in mistik yolculuğuna bırakın. Ruhunuz bu yolcukta evrenle bütün olsun.
Keyifli Okumalar…
“Ben bir paganım. Ben bir Kızılderili, zenci, çingeneyim. Ben bir Budist’im. Ruhumda binlerce öz var ve bu evrensel bir armoni.”