Uzun zamandır yaşadığım şehirler dışında başka bir şehre gitmek gibi bir şey yapmamıştım ve yapacağım kısa bir tatil ile Adana’ya yolum düştü. Başka şehirler hakkında bahsederken tarihi yerleri veya manzaralı yerleri merak ederdim. Bugünlerde o şehirlerde çıkan fanzinleri merak ediyorum. “Acaba hangi fanzin var? Hiç karşılaşmadığım bir iş var mı?” gibi bir soru geliyor aklıma. Böyle bir durumda birkaç yönlendirme ile Hygieia Fanzin ile tanıştım. İsimleri dahil içerikleri de beni meraklandırdı. Kendileri ile tanışıp bu ismin ve Adana gibi bir şehirde fanzin çıkarmanın nasıl olduğunu sormak istedim. Yüz yüze tanışma şansına erişmiş olduğum Hygieia Fanzin ile kısa bir röportaj gerçekleştirdik. Kendilerinin bol bol selamı var üstümde kalmasın.
1)Hygieia’yı Fanzinin ilk sayfasında anlatmışsınız ama yine de sormak istiyorum? Hygieia ne demek veya kim?
Adı sağlık anlamına gelen Hygieia, Tanrı Asklepios’un en çok önem verdiği kızıdır. İki oğlu ve beş kızı olmasına rağmen Panaceia ve Hygieia efsanevi nitelikleriyle bilinirler.
Asklepios sanatını, kızı Hygieia aracılığıyla ilk çağ sonuna dek sürdürmüş bir tanrıdır. Hygieia yalnız hasta insanlara değil, hayvanlara da bakar, dertlerine deva olurdu. (İlginçtir ki; Hygieia’nın hiçbir efsanesi yoktur!)
Hygieia görsellerinde kimi zaman boynundan sarkan bir yılana kadehle içki sunarken görülür. Hygieia genelde hastalıkları önleyen kişidir. Bu durum Yunanların hastalıkların önlenmesini, tedavisi kadar önemli gördüklerini ifade eder. Hygieia tarihte ilk defa karşılaştığımız koruyucu sağlığın tanrıçasıdır. Hatta hijyen Türkçe’de sağlık, hijyenik ise sağlıklı anlamına gelmektedir.
2) Hygieia Fanzin nerede ve nasıl bir araya geldi?
Hygieia Fanzin Adana Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesin’de ortaya çıktı.Fikir ise Hacettepe’de Hemşirelik bölümünü okuyan ve Adana’ya yüksek lisans yapmak için gelmiş Dilek hocamızdan çıktı.Kendisi Ankara’da Türk Hemşireler Derneği Öğrenci Komisyonu(THDÖK)’nun sosyal sorumluluk koordinatörüydü ve Adana’ya gelince Çukurova’da temsilciliği devam etti. Komisyonun edebiyat ve sanatseverleri için dallanmış bir koluydu aslında. Hemşirelerin sadece hastanede değil; edebiyatta, sanatta, müzikte, her yerde var olduğunu anlatmak için çıkarılmıştı isminden de anlaşılacağı gibi. Ancak çok aktif olunca bu yolda hemşirelerle beraber birçok meslek grupları ile yürümeye başladık. Sonra şunu fark ettik. Bizler kaygıları olan insanlarız. Edebiyattaki çürümelere, sanattaki yozlaşmalara engel olmak için buradayız.
3) ilk sayıda umut ettirmeyi ve ikinci sayıda gerçeklik kavramlarını anlatmışsınız. Bu kavramların bir hikayesi veya anlatısı var mı?
Öncelikle ilk sayıyı çıkartacağımız için çok heyecanlıydık. İnanılmaz bir enerji vardı üzerimizde. Ancak geri dönütler yani bizlere gelen e-mailler o kadar iç karartıcı ve depresif yazılardı ki şuna karar verdik. Bizler öncelikle umutsuz insanlara umut aşılamalıydık. Yani yayınlayacağımız fanzinde umut dolu yazılar olmalıydı. Çünkü insanlar okuduklarını sadece okumuyorlardı aslında. Bildiğin onu besleniyor gibi yiyorlar, o bilgileri beynine depoluyorlardı. Bizler de aslında “gerçek”leşmesini istediğimiz şeyleri “umut” ederiz. Yani istediklerimizi gerçekleştirmek önce umut etmekten geçer. Çünkü mücadele ederiz. Ettikçe de düşüncelerimizi, davranışlarımızı yaşatırız. Umut ve gerçeklik birbirine ne kadar zıtmış gibi görünse de aslında birbirleri ile ne kadar bağlantılı olduğunu göstermek istedik. Ne demiştik? Gerçekleştirmek istediklerimizi umut ederiz. Ancak umut ettiklerimiz için mücadele etmezsek o e-maile gelen depresif yazılar hayatımızın kısa bir kesiti, özeti olur.
4) Fanzin sizin için tam olarak neyi ifade ediyor?
Fanzin bizim sanatımız, ruhumuz. Bizim kaygılarımızı özgürce anlatabildiğimiz edebi değer taşıyan bir sesimiz. Edebiyat ve sanat alanındaki yozlaşma ve çürümelere engel olmayı, insanlara umut ettirmeyi, gerçekleri, onlar uğruna mücadele etmemiz gerektiğini, yanlış giden bir şeylerin olduğunu, onları değiştirebilmeyi ve en önemlisi de çözüm odaklı olmaları gerektiğini söylememiz lazım. Çünkü bizler sanata gönül vermiş insanlar olarak onlara çıkışsızlık ve kısır döngü içerisinde çözüm üretebilmeli ve yol göstermeliyiz.
5) Adana’da çıkan bir fanzin olarak diğer illere veya başka fanzinlere ulaşmak sorun oluyor mu?
Adana’da çıkan bir fanzin olarak diğer illere ulaşmamız çok sıkıntılıydı. Tek şehre gönderebiliyorduk. Diğer şehirlerdeki fanzinlere ise hiç ulaşamıyorduk. Ta ki İzmir Fanzin Apartmanından, Efe abiden gelen mesaja kadar. Biz onların bu kadar organize çalıştıklarını bilmiyorduk tanışana dek. Çoğu şehirdeki fanzinlerin ortak buluşma noktasıymış meğer. Böyle bir yerin açılmış ve organize şekilde çalışıyor, tüm kültürel değerleri toplayarak yayılabiliyor olması gerçekten çok güzel ve bizleri mutlu etti. Ortak kaygı güden ve aynı değerleri taşıyan bizim gibi insanlar varmış dedirtti bize.
6) Gelecek sayılarda bizi neler bekliyor? Hygieia son olarak bize ne söylemek ister?
İki ayda bir çıkarıyoruz ve gelişigüzel olsun istemedik. Önemli günlere değinmemek ise olmaz diye düşündük. Önümüzdeki 3. Sayıda konu olarak 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”ne yer vereceğiz. 4. Sayıda ise 1 Mayıs “İşçi ve Emekçiler Bayramı” ‘na yer vereceğiz. Hygieia olarak son sözümüz insanların amaçsız yaşamamalarını, kendilerini ve dünyayı anlamlandırmalarını, tanımalarını isteriz. Çünkü dünya üzerinde birçok insan sadece doğuyor, çalışıyor, ölüyor. Ancak düşünmüyor ya da düşünmeye zamanları kalmıyor ya da düşünmeleri engelleniyor. Hayatlarını planlamış bir programdan çıkarmaları gerektiğini düşünüyoruz. Sanatla ve sevgiyle…
Hygıeıa Fanzin ekibine tekrar selamlar. Yeni sayılarını heyecanla bekliyoruz.
Fanzin Yürüyor!
Şehrin adabına uymadan, adama kul olmadan.
Efendileri peşine takıp ardına bakmadan…