Bu ismi ilk gördüğümde çok beğenmiştim. Y Kuşağı Sancısı kendimi ortaya koyabileceğim bir fanzin için ideal bir tanımlamaydı. Efsun Etlioğlu’nun yürütücülüğünde toplanan ve bir grup arkadaşın (yani bizlerin) üretimleriyle şekillenen bu fanzinde her sayı bir psikolojik rahatsızlığı ele alarak gerek içerik, gerekse edebi araçlarla okurun önüne geliyor.
YKS ikici sayısında anksiyete, kaygı rahatsızlığını ele aldı ve bunun çevresinde üretimlerini ortaya koydu. İçeriyi biraz gezelim, bakalım gözünüze neler çarpacak, ilgi nereye yoğunlaşacak.
Öncelikle fanzinin en başında Efsun’un kuşak tanımlamaları ve Y Kuşağının önceki kuşaklardan ayrımını ele alan bir metinle başlıyor. Yazının bitimi ise Fight Club’tan bir alıntıyla bitiyor. Kuşak buhranımızı anlatan 21. yy’ın en iyi alıntılarından desem yeridir.
Hemen arkasından “anksiyete nedir” üzerine bir metin yer almakta. Esasen kaygı bozukluğu olarak literatürdeki yerini alan bu hastalık, belirtileri ve histerileri ile okura tanıtılmakta. Son zamanlarda biraz popülerize edilmesinden ve “sosyete hastalığı” olarak yaftalanmasından olacak ki; yazarın bu konudaki hassasiyeti biraz fazla. Anksiyete trend değildir diyerek başladığı paragraf her şeyi net şekilde anlatmakta.
Mehmet Fatih Balkı ve Aysu Uzer’in şiirleriyle katkı koyduğu sayıda, Serkan Üstündağ’ın konuyla son derece uyumlu öyküsü, bize anksiyeteyi hayli duyumsatıyor. Zaten gerek benim yazım, gerekse Efsun’un diğer yazılarında olduğu gibi öyküsel temanın çoğu iç konuşma anlatımıyla ilerlemekte. Fanzinin görselleri de bence hayli ilgi çekici.
Y Kuşağı Sancısı Fanzin’i sosyal medyadan takip etmenizi öneririm ve ilerleyen sayılarında “ben de yazmak istiyorum” diyenler için ykusagisancisi@gmail.com mail adresini şöyle bırakıyorum.
Eee şimdi bu fanzini okumanın tam sırası. Aşağıdaki linke tıklayarak PDF’ine ulaşmanız mümkün.
Fanzin Yürüyor!