The Piano Teacher (2001)-Furkan Aşkın

90’lı yılların modernizmin temellerini kuvvetlendirmesiyle, günümüzde bu duruma tepkisi ve bir derdi olan Michael Haneke sinemayı bu derde bir araç olarak kullanarak unutulmayacak eserler bıraktı ve bırakmaya da devam ediyor.  Haneke sinemasının en önemli iki noktası varoluşsal boşluk ve iletişimsizliktir. İlk uzun metrajlı filmi olan Der Siebente Kontinent  (Yedinci Kıta) ile başlayan bu sorunsallar ve temalar bir ‘’Haneke sineması’’ tabirinin sinyallerini vermeye başlamıştır.  Filmlerini anlatımın gerçekliği ve çarpıcılığını arttırmak için oldukça minimalist bir dil kullanır. Filmlerinde müzik kullanmaz amacı gerçeğin peşinden gidip onu seyircinin kucağına bazen rahatsız edici boyutlarda bazen de şaşırtıcı bir şekilde bırakır.

the piano teacher 2Filmlerinden ise nobel edebiyat ödüllü, Avusturyalı,oyun yazarı ve romancı Elfriede Jelinek’in Piyano Öğretmeni (die klavierspielerin) kitabını sinemaya aktardığı The Piano Teacher filmini ele almak istedim. Filmde kültürlü ve başarılı bir piyanist ve bu alanda aynı zamanda profesör olan Erika Kohut tüm biletlerin tükendiği kalabalıklara, resitallere konserler veren bir müzisyendir. Öğrencilerine karşı oldukça sert ve kontrolcü tavrının yanında ise beraber yaşadığı annesinin yanında ise bir o kadar da baskı altındadır.  Erika’nın öğrencilerine karşı sert, mükemmelliyetçi ve toplum içerisinde tutucu olan bu davranışlarının kökü derinlerdedir. Bu da kuşkusuz bir onun kadar mükemmeliyetçi ondan daha fazla baskıcı olan annesidir. Filmin başlarında aldığı kıyafeti annesinden saklayarak dolabına koymaya çalışan Erika’nın toplumda ki baskıcı rolü bu noktada yani evin sınırları içerisinde baskı altında olan bir hale dönüşüyor. Öyle ki filmde annesinin bu katı, baskıcı ve aynı zamanda erkekleri sadece döllenme aracı olarak sergilediği tutumlarını,  filmde kocasının bir akıl hastanesine yatarak öldüğü gerçeğiyle daha sert bir şekilde öğrenmiş oluyoruz.

Erika’nın dünyası sadece piyano, verdiği eğitim ve annesi üçgeninde devam ederken. Film seyirciye Erika’nın karanlık dünyasını ve değerlerini yavaş yavaş tanıştırma imkanı verir. Oldukça izole bir yaşam isteyen Erika’nın cinsel dürtülerini bastırmak için bir sahnede vajinasını jiletle kestiğini, başka bir sahnede bir porno dükkanına girdiğini görürüz. Filmin devamında yaş olarak diğer öğrencilerine nazaran büyük olan Walter’ın Erika’nın sınıfında eğitim almasıyla farklı bir yere doğru sürüklenecektir. Walter’ın asıl amacı zaten iyi olduğu piyano konusunda eğitim almak değil. Erika’ya olan ilgisidir. Fakat annesinin bir gardiyan olduğu hapishane olan evinden, piyanosundan ve geceleri yaşadığı saklı hayatından başka bir şeyle tanışmamış olan Erika bu ilgi karşısında nasıl bir tutum sergileyeceğini bilemez. Erika ile Walter arasındaki ilişkiyle Erika’nın en derinceki fantezileri, sorunları açığa çıkar. Başlarda orta derece sadistik ve çok kontrolcü olan Erika’nın aslında mazoşist bir eğilimi olduğunu da görürüz.  Bir sahnede evine gelen Walter’ı odasına alıp annesininde odaya girmesini engellemek için bir barikat kurduğunu görürüz.  Erika burada Walter’a sadomazoşist davranışlar hakkındaki fantezilerini açığa vuran bir mektup verir. Hemen devamında yatağının altında sakladığı sadomazoşist oyuncakları çıkardığını ve bunları Walter’a gösterdiğini görürüz. Walter ise bütün bu olanları oldukça garipsemiş ne yapacağını bilmeyen ve bir o kadarda bu yaşananlardan ürkmüş bir haldedir. Erika’ya hasta ve tedaviye muhtaç olduğunu söyleyerek tepki verir.  İletişimini kesmeye çalışsa da duyguları ve içgüdüleri baskın gelerek filmi kaotik bir noktaya doğru sürükleyecektir.

Film ailesi ve geçmişi yüzünden ruh hastası olmuş hayatını bu nedenle iki uçta yaşayan Erika’nın çarpıcı ve trajik hikayesini bizlere sunuyor. Burada da esas nokta hisleri ve yaşamın kaynağını bir kenara bırakıp hedefe ulaşma arzusuyla hırslarıyla her şeyi yeksan eden modernite toplumunun küçük bir aileye iz düşümünü görüyoruz. Haneke sinemasına her zaman olduğu gibi önemli bir işi bırakarak uluslararası bir çok ödülü beraberinde getirerek, başarısına bir yenisini daha ekledi.

DEM Fanzin Haziran sayısından alıntıdır

Yorum bırakın