Kadınlar Günü ve Toplum Düğümü: Filtresiz Fanzin ve Fark Fanzin Özel Sayıları (PDFli)

Başlığı okuyanlar “Geç bir yazı değil mi” diye söylediklerini duyar gibi oluyorum. Hayır, değil! İyi işleri anmak için hiçbir zaman geç değildir. Evet, geçtiğimiz 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe atfen iki fanzinde özel sayı yayınlandı. Fanzin takipçilerinin iyi bildiği Filtresiz Fanzin ve Fark Fanzin’de geçen ay bu başlık üzerinden üretim yaptılar. İşin güzel tarafı ise farklı açılardan, farklı dillerde…

Filtresiz Fanzin 8 Mart 2019 Özel Sayı

Adnan Gerger’in yazısıyla başlayan sayıda kadının, sosyolojik manadaki yerinin bir fotoğrafını çekmekte. Özellikle din temelli bir noktadan evrilerek, kadına karşı, toplumsal manada ilkel ve feodal yaklaşımların bu çağda bile hüküm sürdüğünden bahsetmekte. Cinsellik üzerinden şekillenen bu ortak baskının birçok yansıması hala daha hayatın içinde bir yerlerde sürmekte. En acısı da, bu olan bitene karşı mücadele verenlerin karşısına dikilenlerin gene kadınların kendisi olduğunun altını çizmekte.

Banu Başeren’in “BEN” isimli yazısı ise, bir kadının penceresinden karşısına aldığı dünyaya meydan okuyuşunun metni. Yazının dili bakımından incelediğimizde ise sanki yabancı bir eserin çevirisi yoluyla dilimize kazandırılmış gibi bir hali var. Belki bir şarkı sözü olarak da görülebilir. Her halükarda okurun beğenisine sunulur.

Emine Aslan’ın yazısında ise kadının toplumda, 2. sınıf insan muamelesi görmesinin nedenlerini sorguluyor ve buna sebep olarak, erkeğin kendi zayıflığındaki farkındalığına işaret ediyor. Üretmek, yaşatmak gibi olgulardan yoksun olan erkek, bir baskı aracı olarak gene kadına karşı, kadının kendisini kullandığını öne sürüyor. Kuşkusuz başka gözden bir farkındalık çizgisi ve okumaya değer.

“Bari bugün biz yazmasak, biz konuşmasak da onlar yazıp konuşsalar” diye satırlarına başlayan Emrullah Alp aslında doğru bir noktaya parmak basıyor. Bu sayıda yer alan 13 yazardan 5 tanesi erkek. Yani gene de kadınlar çoğunlukta olsa da kadının dünyasının erkekler tarafından da dile getiriliyor olması bir tercih değil, olsa olsa zarurettir diye düşünüyorum. Bu dünya iki cinsin de eseri ise eğer (ki kuşkusuz öyle) buna karşı olan gene bu iki cinsin taraflarından meydana gelmelidir savını savunuyorum.

Remzi Aydın’ın “Bereket” başlıklı yazısı ise bizi mitolojik çağlardan, Anadolu kültürüne uzanan tarihsel mecrada ufak bir gezintiye çıkarmakta. Özellikle Dersim’in yerel mitleri üzerinden aktardığı hikâyeler, geçmiş kültürlere dair nice ipucu barındırmakta. Anadolu toprakları üzerindeki isyan hareketleri ve kadının bu mücadelelerdeki yerini de anlatıldığı yazıda, eşitlik kültürünün yitiminde, gene kadınların sorumlu olduğunun altını çizmesi ise bana hayli ilginç geldi. Bu konuda “asıl hegemonya kurmak isteyen erkek cinsinin suçu yok mu?” diye sormadan edemedim.

Genel olarak 8 Mart’ta hayatını kaybeden kadın işçilerin yaşadığı drama göndermeler yaparak kurgulanan birçok metin olduğunu söylemek isterim. Bu da özel sayıya ve günün anlam derinliğine sadık kalınarak hazırlanıldığının en büyük göstergesi olduğunu düşünüyorum. Arka kapakta ise korkunç bir rakam okurun önüne konmuş. Son 9 yılda, ülkemizde öldürülen kadın sayısı tam 1964 olduğu aktarılmış.

Çok net ifade edebileceğim gibi, kapağından tutun da iç sayfalarına kadar önemli özverinin ortaya konduğu bir fanzinin, hassas bir konuyu içeren sayısıyla karşı karşıyayız. Burada gözüme batan bir noktayı dile getirmeden edemeyeceğim. Bunca kıymetli ismin ve yazarın yer aldığı bir sayıda, yazmış olduğu kitap üzerinden kendine ünvan devşirerek okura sunmanın, ucuz bir reklamcılık hareketi olduğu düşüncesindeyim. İsmini burada yazıp afişe etmek istemem. Merak edenler bakabilir. Kaldı ki, Adnan Gerger, Banu Başeren, Remzi Aydın ve Uğur Koparan gibi yazarlarla aynı sayıda yer alan, kitap yazmış bir kişinin “bilmem ne isimli kitabın yazarı,bilmem kim” olarak kendini okura takdim etmesinin satır arası reklamcılığı gibi durduğunu söylemeden edemeyeceğim.

 

Fark Fanzin Sayı 4 / Mart 2019

Alışık olduğumuz Fark Fanzin yapısından farklı olarak bu sayıda, baştan aşağı kadın yazarların bir araya gelmesinden sayı oluşmuş ve doku olarak da farklılaşmış. Daha çok düşünce yazıları ve felsefe ağırlıklı metinlerin yer bulduğu fanzinde şiir, adeta bu sayıya hâkim olmuş. Fanzinin yürütücüsü Esma Özlen arkadaşımızın da tercihi bu yönde olmuş zaten. Şiirsel anlatım bu özel sayının temel vurgusunu oluşturuyor. Hissi izlerin ağır bastığı bir sayı olmasını arzuladığındandır sanırım, poetik yansımaları elbette yüksek. Boşluk bırakılan noktalardan sızmak için okurun buna istekli olması yeterli. İki çeviri şiirin de yer aldığı sayıda, Aysun Uslu, Tuğçe, Kevser Atay’ın şiirlerinin dikkatimi çektiğini söylemeliyim.

Bence sayıya damga vuran, en önemli yazının Kardelen Özpınar’ın yazısı “Ötekinin Ötekisi Olmak” olduğunu düşünüyorum. 8 Mart’a farklı bir emek, ayrışım ve sömürü penceresinden bakan metinde, konuya dair farklı bir pencerenin açılması gerektiğini duyumsatıyor. LGBTİQ topluluklarındaki diyaloglardan yola çıkarak, kendi içlerinde bile, katman katman ayrışmalara parmak basıyor ve bu çelişik çatışmaların güç kaybettirdiğinin altını çiziyor. Birçok ayrımlardaki bu bölümlenmeler, bir zaman sonra birbirine uzaktan bakan, ötekileşmiş, minik topluluklar oluşmasına neden olduğunu ortaya koyuyor.

“Eminim çoğunuz etrafınızı kuşatan heteroseksist zihniyetlerin saldırısına karşı artık savunmaya geçmeyi bile gereksiz görecek hale geldik. Homofobiyle karşılaşmak, açık bir eşcinsel olsanız da, olmasanız da yaşamınızın rutinlerinden biri olup çıktı belki”

Her iki fanzinin bu güne özel çıkardıkları sayılar için kendilerine teşekkür ederiz. İyi ki varsınız.

Okumanız ve tanışmanız için PDFlerini sizlerle paylaşıyoruz.

Fanzin Yürüyor!

FANZİN: Filtresiz Fanzin 8 Mart Özel Sayısı (PDF İNDİR)

FANZİN: Fark Fanzin 4. Sayı (PDF İNDİR)

 

Yorum bırakın