Gürültü’den Kopan Sayıklamalar ve Sanrı Zine 1. Sayısı

Tematik işleri oldum olası sevmişimdir. Bu eserlerin oluşumu sürecinde yaratıcı kişilerin kısıtlanıp kısıtlanmadıkları bir tartışma konusu olur ancak bazı tematik eserlerde, bazı kişiler, o temaya uygun yapıtları toplayarak bir şölen hazırlar. Tema baskısından ziyade, ortaya çıkan eserlerin tek tema altında toplanması gibidir. Eğer bu tip eserleri takip edenleriniz varsa Adultswim altında yayınlanan “Off The Air” programının, bahsettiğim bu tematik yapıya en uygunu olduğunu göreceksiniz.

Sanrı Zine’ın seçmiş olduğu ilk tema: Gürültü. Gürültü kelimesinin hakkını vermek için de oldukça verimli bir albüm hazırlamışlar. İşitsel olarak gürültüye dahil olmak isteyenler, fanzinin bu sayısına özel hazırlanan Noisy Ground derleme albümünü dinlemeliler. Bakın, müzik albümü demiyorum, bu bir gürültü albümü ve gürültü konusunda da oldukça başarılı parçalar içeriyor.

Bu fanzinin mantığını aşmak bana düşmez. Bu yüzden inceleme esnasında geçen eserleri ve sahiplerini tam liste olarak buradan sunmayacağım. Sadece; fanzinin kapağı olan görsel gürültünün Cansu Yıldıran, logosunun s.nu.g ve tag’inin de Doozie Doozer ile Mers tarafından sunulduğunu bildirmeme izin verin. Bundan sonraki kısmı da eser sahiplerinin isimlerini veya eser isimlerini incelemeden, fanzinin baştan sona akmasına izin verin.

Peki, ne var bu fanzinde?

Aslında, manifesto kısmını okuduğunuzda bu sorunun cevabını az-çok almış oluyorsunuz. Mevcut sistemin düşüncelerini değil de kendi düşündüklerinizin, eğer cümleler de kıyafetsiz kalıyorsa yüklediğiniz anlamlarınızla birlikte tüm imgelemlerinizi kullanarak; sadece size özgü olan dilinizle ve sadece size özgü olan konularınızla iletişime devam etmenizi öneriyor. Bu öneriyi, fanzin boyunca hissedeceğinizden ve ne söylediğinin iyice kavranmış olacağından eminim.

-Alfabetik sıraya göre belirtmek gerekirse ki gerekmez ama ben yine de öyle vereceğim- Alp İlkkurşun, Aman Düşmeyesin, Aylin Kutku, Berkay Kahvecioğlu, C. M. Kösemen, Dünya Atay, Ece Kabalak, Enes Debran, Irmak Öztürk, Kemal Özen, Kerem Ardahan, Nurhan Avcı, sekizesekiz, Taylan Ünal, Tezcan Ataroğlu, Umut Argun ve Zeynep Mar tarafından ortaya çıkarılmış; üzerinden hızlıca geçemeyeceğiniz ve detayları ile ilgilenirken dakikalarca üzerine yorum yapabileceğiniz gerek çizim, gerek kolaj ve gerekse fotoğraflar ile süslendirilmiş harika bir görsel altyapı bulunuyor. Gürültü meselesini, bu görsel iletişim zinciri içerisinde oldukça net anlayabiliyorsunuz. Bu kadar farklı çeşitteki görsel eserin tek bir konuda toplanması, biz okurları için gürültü meselesine birçok kez başka açıdan bakabilme olanağı sunmuş ve bu durum; Sanrı Zine’ın görsel anlatı gücünü fazlasıyla ön plana çıkarmış.

-Ve bir kez daha belirtmeme gerek bile kalmadan, yine, yeniden alfabetik sırayla- Civan Alp, Emre Akaltın, ke ef tona, Öykü Topal, Suhan Lalettayin, Şevket Akıncı, Ümit Üret ve Yamaç Kona tarafından ortaya çıkarılmış şiir, deneme, öykünme ve inceleme türlerindeki eserler de bizler için; hayatın gürültüsü ile daralan ruhların sıkıntılarını ve bu sıkıntıların kabullenişlerini, toplumdan koptuktan sonra bireyselleşmeye geçişin olmadığı bir içe kapanışı, gürültüden bıkkınlığın getirmesi gereken sessizliği, bu gürültünün arasından çıkabilecek bir yeniliği bekleyen saykodelik varoluşçuluğu (bahsi geçen öykünme eserini okuduğunuzda dediğimi anlayacaksınız…), yok oluşlara karşı asla durmamaları, âşık olunan kişilerle ortak şekilde yapılmak istenenleri, algılananları anlamlandırma çabası içerisindeyken açığa çıkan sanrıları, yaratılışla gelen gürültüleri ve gürültünün felsefesi gibi konuları ele almışlar.

Eleştirel bir gözle baktığınızda ise sayfa düzenlerinde biraz daha titizlenme bekleyebileceğinizi söyleyebilirim. Görsel eserlerin, tasarım esnasında sayfalara konumlandırılma şekillerine önem veren biri olarak bunu söylüyorum. Yazınsal eserlerde ise, neredeyse okuduğum tüm fanzinlerde de eleştirdiğim üzere, zaten yoğun bir imgelem taşıyan eserlerin imla kurallarına daha hassas yaklaşılması gerektiğini söyleyebilirim. Konuşma diline yakın yazınsal eserlerin çoğunda bu hataları gördüğümüz için “Başlı başına bir sorun!” diye çığlık atmasak da mümkün olduğunca dikkat edilmesini talep edebiliriz. “Cümle tekrarları” sorunu ise sadece bir eserde gözüme çarptı, yine tasarımı eleştirmiş oluyorum ve konu henüz kapanmamışken yazı karakterlerinde (fontlarda) de biraz daha temkinli olunabileceği görüşündeyim.

Bir paragraf dolusu eleştiriyi görünce, beğenmediğimi düşünmeyin. Gönül rahatlığıyla tavsiye edeceğim ve insanlara bir şeyler katacak fanzinlerden biri; Sanrı Zine.

Bulduğunuz yerde ele geçirin.

Fanzin yürüyor!

Yorum bırakın