Bir canlıya hayat vermek… Hisler, duygular ve bir nefes. Bir çocuk sahibi olmaktan farklı olarak, tesadüflere yer bırakmayacak şekillerde yaratmaktan bahsediyorum. Tamamen kişinin istediği biçimde. Yaratmak ve öylece dünyaya, doğanın içinde barındırdığı yaşam mücadelesinin içine atmak. Aynı dengeler, aynı gerilimler ve aynı acımasız sonuçlar.
Serkan Üstündağ’ın yazdığı, Orkun Bozkurt’un çizdiği Gökgürültüsü bir çizgi fanzin olarak karşımıza çıkıyor. Orkun Bozkurt’un işlerini bilenler, onun adeta çıldırmış, belirgin dışavurumsallıktaki karakterlerini iyi bilirler. Adeta bir panayırı andırır. Çoğu zaman kanlı bir panayırdan bahsediyorum J. Serkan’ın kaleminden çıkan öyküyle bu sefer farklı bir çizgi takip ederek, bizleri bir varoluş çelişkisinin içine sokmuş. Hayata asker olarak gelen bir oyuncağın yaratıcısına (tanrısına) karşı haykırışları… Öylesine ki, herhangi bir askeri bölükte, siperde veya ağır hayat mücadelesi veren birinden duyabileceğiniz, objektif bir sorgu. Ama sorgu. Yaratanlar, muktedirler ve koşulsuz sahip olanlar soru işaretiyle biten cümleleri sevmezler. Altında yatan boşluk açığa çıkacağından, nedenselliğin anlamsızlığının anlaşılacağından korkarlar ve bu duruma dair saçma sapan sebepler uydurmaya çabalarlar. Bunu yaparlar çünkü yaratılanın haklılığının, kendilerinin yaratma edimine üstün gelmesini istemezler. Çünkü kendileri de kendi yaratıcılarına soramaz, sorgulayamaz. Canlı olma halini öyle deneyimlemiştir. Kendi ahmaklığını, saflığını yarattığından bekler ama doru sorular elbet yönünü bulur. Nedensizliği…
Gökgürültüsü, İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere ülkenin birçok şehrine dağıldı ve fanzin raflarındaki yerini aldı. Siz de bu fanzini okumak isterseniz şehrinizin kültür mekânlarını dolanabilir veya hemen aşağıdaki linki indirerek okuma şansı bulabilirsiniz. Bu fanzinin en kötü yanı kısa olması. Ama temas ettiği noktalara bakıldığında anlamlı ve güçlü.
Fanzin Yürüyor!
