Dem Okuyan Demlenir! – Sayı 13 (PDFli)

 

Dem Fanzin bugüne dek 13 sayı çıkarmış bir fanzin. Bu devamlılık sanat isimli bir dürtünün çocuğudur. Üretmek, bitmeyen bir savaştır. Umarım Dem meydanı hiç terk etmeyecektir.

Dem Fanzin, bu sayısında içeriğinin başarısından ziyade fanzinliğiyle, bir bütün oluşuyla ve ortak bir dertle, içlerinden döküldükleriyle, ortaya koydukları işiyle dikkatimi çekti en çok. “Bunca insanı aynı yerde yazıp çizip birlikte üretmeye yetecek bir sebep olmalı” diye düşünmüşümdür hep. Bu beraberlik olmayınca “Biz güzel yazılar yazıyoruz, çizim, kapak yapıyoruz, bu da bizim sergimiz.” gibi manasız bir olay peyda oluyor sanki. İşte Dem Fanzin öyle değil, asla değil, belki böyle bir iddiaları yok ama ben onlar yerine söz almak istiyorum; Dem okuyan demlenir. Sözü giriş kısmındaki ilk cümlelere bırakırsak da özetle düzen dışı, sanatsal ve ciddi bir iş olduğunu öğreniyoruz Dem’in.

dem fanzin 13. sayı

Satırlardan en çok efkâr akıyor, efkâr dedimse sadece Müzeyyen Senar değil, fikirler manasında. Kara kara düşünen kelimlerin fanzini Dem, elbet promili de saygın değerlerde.

İçeride bolca şiir, yeterince öykü, bir miktar deneme, birer tane de sinema ve sohbet yazısı var. İçerisi çok güzel, gelsenize!

İlk önce bir hikâye, bir çay bardağı mevzusu var, bol demli, Abi Hayat Çok Değişik diyor Deniz Ademoğlu. Ömer isimli karakter “…bak şimdi…” diye hayatı anladığı kadarıyla anlatmaya çalışırken kent insanının körelmiş algısından bakıyor belki hayata, belki de baksa da göremeyeceği şeylerin şerefine vuruyorlar kadehleri. Evet, içli bir hikâye.

Sonra Erhan Mındız’ın konjonktür isimli şiiri var, şerefe! Dolaylarında bir Cengizhan Akdaş şiiri tam olarak şöyle diyor malum kişiye: Sana maddeler hâlinde sızan bir kahramanım.

Pericihan Cansu Saykal’ın şiirsel bir üslupla yazılmış kısa öyküsü var sonra, kapalı havaların olduğu bir öykü bu: Suskunluk: Sağanak Bir Yağış

Yüksek promilli bir şiir geliyor Haktan Göral’dan, Bar.

Ve o şiir… Beste Naz Karaca’nın nüzeha ateşi isimli şiiri dolu dolu bir şiir. Sektirmeden akıp gidiyor dizeler, uyaklar uyaklığından utanır bu şiirin ahengini görse. Demini almış almış bir şiir ki ne şiir!

Ezgi Güvercin’in üzerine uzunca düşünülmüş cümlelerden oluşan kısa ve öz denemesi geliyor. Ayağımıza batar gibi içimize batıyor Küçük Çakıl Taşı.

Ali Demir, bize ısrarla ağlayın diyor Gül isimli şiirinde, bu tezata insanın bir gülesi geliyor ama kafalar karışık.

Ve sonra Furkan Aşkın’dan bir film üzerine sinema yazısı… Anlıyoruz ki film de sinema ve sektör üzerine biraz: neden Tarkovski olamıyorum…

Umut Aybek, derin bir sessizlikle Karanlığın Kalbi neymiş bize anlatıyor şiirinde. Küçük Prens, Evren ve Sen isimli hikâyede yer ile gök birbirine karışıyor, aşk, sevda göklere yazılıyor, güzel oluyor.

Samimi bir sohbet var kapanışa yakın, özetle başkanlığa hayır!

Şarkı listesine bakarken de bencilce “Hangilerini biliyorum acaba?” merakıyla baktım, fena sayılmam. Bildiklerim güzel, bilmediklerim de öyledir.

dem fanzin 13. sayı

Arka kapakta da Antoine de Saint-Exupéry’den alıntı var, her sayfası güzel olan Küçük Prens’ten.

Fanzinin bizden tek bir ricası var bu sayıda; “Cadıları yakmayın, kalbimiz acıyor.”

İzmir, Ankara, İstanbul, Bursa ve Edirne’ye dağılan Dem, fanzin mekanlarında okuyucusunu bekliyor. Eğer ulaşamıyorsanız veya yoğun talepten dolayı kalmamışsa aşağıdan PDFsini indirip sizde mahrum kalmayabilirsiniz.

FANZİN: Dem Fanzin 13. sayı (PDF İNDİR)

Yorum bırakın